Salo ya da Sodom’un 120 Günü, sadece sadist sahnelerle dolu bir film değil, aynı zamanda faşizm, kapitalizm, ahlak, sanat ve insan doğası üzerine çok katmanlı bir alegoridir. Pasolini’nin bu filmle verdiği en büyük mesaj: Bireyin iradesi yok sayıldığında, her sistem zalimleşir.
1. Faşizmin Eleştirisi Alegorisi
Film, Mussolini İtalya’sında geçen bir hikâyeyle, faşist sistemin insan üzerindeki total baskısını açıkça simgeler. Faşist yöneticilerin gençleri kaçırarak onlara işkence etmesi, iktidarın birey üzerinde mutlak kontrol kurma arzusunu temsil eder.
2. Kapitalizm ve Tüketim Toplumu Alegorisi
Filmdeki insan bedeninin mal gibi kullanılması, modern kapitalist sistemin insanı metalaştırması ile ilişkilendirilebilir. İnsanlar tıpkı birer ürün ya da tüketim nesnesi gibi görülür.
3. Edebiyat ve Anlatı Alegorisi
Film, Marquis de Sade'ın aynı adlı romanından esinlenmiştir. Pasolini bu metni, dönemin siyasi atmosferine göre yeniden yorumlar.
4. Ahlaki Çöküş ve Medeniyetin Yozlaşması Alegorisi
“Salò”, toplumun ahlaki değerlerini nasıl kaybettiğini, insanlık onurunun nasıl yok sayıldığını gösteren sert bir medeniyet eleştirisidir.
5. Seyircinin Sorumluluğu Alegorisi
Pasolini bu filmde sadece hikâye anlatmaz; aynı zamanda seyirciye ayna tutar. Seyirci bu sahnelere ne kadar dayanabilir? İzledikçe neyi içselleştirir?

Film, Mussolini İtalya’sında geçen bir hikâyeyle, faşist sistemin insan üzerindeki total baskısını açıkça simgeler. Faşist yöneticilerin gençleri kaçırarak onlara işkence etmesi, iktidarın birey üzerinde mutlak kontrol kurma arzusunu temsil eder.
- Faşist Dörtlü Lider: Toplumun elit kesimini (aristokrasi, kilise, burjuvazi ve militarizm) simgeler. Bu karakterler, faşist sistemin halk üzerindeki birleşik baskısını alegorik şekilde temsil eder.
- Genç Kurbanlar: Pasolini burada gençliği, masumiyeti ve halkı simgeler. Onlar; bastırılmış, susturulmuş ve köleleştirilmiş halkın metaforudur.

Filmdeki insan bedeninin mal gibi kullanılması, modern kapitalist sistemin insanı metalaştırması ile ilişkilendirilebilir. İnsanlar tıpkı birer ürün ya da tüketim nesnesi gibi görülür.
- Özellikle filmin ilerleyen bölümlerinde, dışkı yeme sahneleri, kapitalizmin en aşağılık biçimlerini tüketiciye zorla sunması ve bireyin bunu istemeden içselleştirmesiyle ilişkilendirilebilir.

Film, Marquis de Sade'ın aynı adlı romanından esinlenmiştir. Pasolini bu metni, dönemin siyasi atmosferine göre yeniden yorumlar.
- Filmdeki hikâye anlatıcıları, iktidarın kendi ideolojisini meşrulaştırmak için sanat ve anlatıyı nasıl kullandığını gösterir. Hikâyeler, sistematik işkenceleri estetikleştirir; böylece acı bile bir gösteri nesnesine dönüşür.

“Salò”, toplumun ahlaki değerlerini nasıl kaybettiğini, insanlık onurunun nasıl yok sayıldığını gösteren sert bir medeniyet eleştirisidir.
- Buradaki sadizm, sadece fiziksel değil; ahlaki, zihinsel ve ruhsal çöküşü de temsil eder.
- Pasolini’ye göre, modern toplumun ilerlemesi, bireyin özgürlüğü pahasına oluyorsa, bu ilerleme yozlaşmış bir yapıdır.

Pasolini bu filmde sadece hikâye anlatmaz; aynı zamanda seyirciye ayna tutar. Seyirci bu sahnelere ne kadar dayanabilir? İzledikçe neyi içselleştirir?
- Bu, seyirciyi pasif bir tanık olmaktan çıkarıp, aktif bir sorgulayıcı hâline getirmeyi hedefler.
- “Bunu izlemeye tahammül ediyorsan, sistemin bir parçası olmayı da kabul etmişsin” der gibidir.