Turna, hayatı boyunca hiç evinden ayrılmadan yaşadığı köyünden, yeni eşi Dursun ile birlikte Almanya'nın Hamburg kentine taşınır. 40 metrekarelik bu küçük ve güneş görmeyen ev, onun için Almanya'daki tek gerçeklik haline gelir. Muhafazakar değerlerine sıkı sıkıya bağlı olan Dursun, Turna'nın sokağa çıkmasını ve yeni topluma uyum sağlamasını yasaklar, hatta pencere aracılığıyla küçük bir kızla iletişim kurmasına bile tahammül edemez. Ancak, bir gün Dursun ölür ve Turna, dilini bilmediği ve kimseyi tanımadığı bu yabancı ülkede, kocasının kaybı ve beklediği bebekle tamamen yalnız kalır.